Doğada bulunmanın onlarca faydası olduğunu söylemeye gerek yok. Son zamanların yükselen terapi yöntemi orman banyosu, fakat bu isimle adlandırmasak da ormanda olmak tarihin her döneminde insan yaşamının bir parçasıydı.
Şehirleşme ile beraber nüfus kentlere yığıldı, insan bir yandan doğayı tahrip ederken diğer yandan kendini doğadan ayırmaya başladı. Şehirlerde ve metropollerde yaşam sürmeye başladığımızdan bu yana doğa bir parçası olunan yer değil de gidilen bir yer. Gidilen bir yer! Doğal bir varlık olan insan için doğa ile kurduğu ilişki ne yazık ki genellikle trajik. O halde bunu destekleyecek bazı istatistiklerden bahsedeli… Birleşmiş Milletler araştırmasına göre, Ülkemiz nüfusun yüzde 73’ü şehirlerde yaşıyor. Ve daha çarpıcı olanı ise 2050 yılı itibarı ile nüfusumuzun yüzde 84’ünün şehirlerde yaşayacağı öngörülüyor. 1990’da şehirlerde yaşama oranı ise %59'muş. Sert bir tırmanış söz konusu, doğadan uzaklaşıyoruz.
Daha önce Japonların orman banyosu adını verdiği bir terapiden bahsetmiştik. Yalnızca doğada, ormanda, denize yakın bir yerde olmayı hissettiğiniz bir deneyimin ruhumuza iyi geldiği pek çok bilimsel araştırma ile de desteklenmiş durumda. Orman banyosu, her ne kadar Japonya’da ortaya çıkmış olsa da dünyanın pek çok yerinde metropollere sıkışan insanlar arasında dalga dalga yayılan bir akım durumuna geldiğini söylesek abartmış olmayız. Bahsettiğimiz şey; egzersiz ya da yürüyüş gibi bir şey değil. İnsanı kendini şehrin tüm gürültüsünden, tüm teknolojik cihazlardan uzaklaştırarak yaptığı bir arınma banyosu bu. Zira Japonya bu konuyu devlet tarafından desteklenen bir terapi yöntemi olarak kabul etmiş ve “shinrin-yoku”, yani orman banyosu resmi bir terapi statüsü kazanmış. Stresi azalttığı ve özellikle de orta yaş üstü erkeklerde tansiyonu düşürdüğü kanıtlanmış. Psikolojiye olan faydaları da fiziksel faydalarının altında kalmıyor.
Orman banyosunun en önemli özelliği hissetmek, ormanda, vadide, yaylada olduğunuzu hissetmek. Bunun en önemli metodu da dış dünya ile bağ kurmanızı sağlayacak hiçbir teknolojik alet bulundurmamak. Yani telefon, akıllı saat, bilgisayar tablet yok.
Ormanda ya da derin bir vadinin içinde yürürken rüzgarın teninize değdiğini, yağmur damlasının alnınızdan çenenize doğru kaydığını hissetmek. Çam ağaçlarının kokusunu duyumsamak, orman kuşlarının sesini duymak...
Esasen Orman Banyosu için öyle çok etraflı planlar yapmaya gerek yok. Örneğin yaylaya çıkmak… Özellikle bahar aylarında yaylaya çıkmak türk kültürünün önemli bir parçası, konvasyonel hayvancılık faaliyetlerinin olmazsa olmazı. O halde ne duruyorsunuz, bu fırsatı değerlendirebilirsiniz. Yaz aylarında denize girmesem de olur diyenlerdenseniz, yüzünüzü ormanlara ya da yaylalara çevirebilirsiniz. Küçük ve şirin köylerden dağlara uzanan ince patikalarda yürürken kekik kokularını içinize çekebilir, envai türlü yaban hayvanın sesi ile hafiften ürperebilir, ışık kirliliği olmayan düzlüklerde sırtınızı yaslayıp, milyonlarca yıldızın donattığı gökyüzünü seyre koyulabilirsiniz.
Şehirde yaşamanın getirdiği sürekli tekrar ettiğimiz günlerin rutininin dışına çıkmak, sürekli maruz kaldığımız gürültünün yerini alan sessizlik, doğanın sadece kendine özgü seslerinin içinde kalmak, büyüleyici bir yeşilin içinde olmak. Doğanın yüceliği, ağaçların bir arada oluşu sizi dünyaya yeniden ait kılar. Mevsimin farkında olursunuz mesela. Rüzgarın yönünün değişmesi size şehirde belki çok az şey ifade eder, ama doğada hayatınızı etkiler.
Doğanın ne kadar güçlü, ne kadar yüce olduğunu fark etmek, zamansızlık hissiyle birleşir.
Doğaya ayırdığınız vakit, bir toplantı saati kadar kesin değildir, bir yere yetişmez insan doğadayken, acele etmemenin tadını çıkarır. Doğada olmanın güzel yanı, acele etmediğini bilmek. Vücut saatiniz size burada koşacak bir durum yok der sanki.
Doğanın insanın bilinç ve duygularına etkisini ölçmek için Stanford Üniversitesi’nde 60 katılımcıyla gerçekleşen bir araştırmada, katılımcılardan 50 dakika boyunca doğada veya şehir içinde zaman geçirmeleri istenmiş. Yürüyüşten önce ve sonra da duygusal ve bilişsel becerilerini ölçen birtakım testlere tabi tutulmuşlar. Aynı test yürüyüşten sonra tekrar edilmiş. Şehirde yürüyenlerle kıyaslandığında doğada yürüyenlerin endişeli, negatif düşüncelerinin azaldığı ve içinde bulundukları olumlu hissin, şehirde yürüyenlere göre daha uzun sürdüğü ortaya çıkmış. Aynı ekibin yaptığı bir başka araştırmadan da, doğada olmanın hafızayı güçlendirdiği, endişeli ve kararsız düşünceleri azalttığı ortaya çıkınca, iki araştırma birbirini tamamlamış.
Orman uzak, yayla zor diyenlere, şehirde orman banyosu önerileri
En yakın parka gidin. Yanınıza dikkatinizi dağıtacak hiçbir şey almayın.
Beklentinizi düşük tutun.
Yavaşlayın, zamanı unutun, gerekirse saat takmayın.
İçinde bulunduğunuz ana odaklanın.
Oturacak bir yer bulun, çimenleri bir ağacın altı, bir bank…
Kulaklarınızı gözlerinizi dört açın. Hissedin, uzun bir süre kalmaya çalışın.
Yorumlar
Bu ürün için henüz yorum eklenmemiş. İlk yorumu yapan siz olun.